♕Kurban Bayramı♕
Kurban Bayramı adını nereden almıştır? Hiç merak ettiniz mi? Eğer cevabınız evet ise buyurun okuyun.
İslamda Kurban Bayramı Hazreti İbrahim ve oğlu Hazreti İsmail'in büyük bir imtihan verdiği Allah'a teslimiyet hadisesidir. Hazreti İbrahim dünyalık olarak çok büyükbaş ve küçükbaş hayvana sahipmiş, sahip olduğu dünyalıkları Allah yolunda sarfetmeyi çok severmiş, gelen misafirlere yemek yedirmeden göndermezmiş, Allah'da buna karşılık malını hep daha fazla artırmış. Günümüzdeki Halil İbrahim bereketi buradan gelmektedir.
Hazreti İbrahim'in ilerleyen yaşına rağmen çocuğu olmamıştı. Bir gün Cebrail yanına gelerek, Allah yolundaki bu infakından ve misafirperverliğinden dolayı kendisini övünce, Hazreti İbrahim'de Cebrail'e, Allah için vermeyi ne kadar çok sevdiğimin derecesini anlatmak için şöyle demişti; Allah bu yaşıma rağmen bana bir çocuk vermedi eğer Allah bana bir oğul verirse, bu dünyada ki en değerli şeyim o olur. İşte ben o en değerli şeyim olan o oğlumu bile Allah yolunda hibe eder, kurban ederim.
Günün birinde Allah, Hazreti İbrahim'e Hazreti İsmail'i lütfetmişti. Hazreti İsmail 8-10 yaşlarına gelince Hazreti İbrahim bir gece rüyasında"Ey İbrahim adağını yerine getir" diye kendisine nida edildiğini görür. Aynı rüyayı peş peşe 3 gün gördükten sonra bunun ilahi bir emir olduğunu anlar ve Rabb'inin emrini yapmaya karar verir. Kimseye bundan söz etmeden Hacer validemize, İsmail'e güzel elbiseler giydirip saçını taramasını söyler. Hazır olunca da yaşlı baba biricik oğlunun elinden tutar ve Mina'ya doğru yola koyulur. Bu sırada şeytan Hazreti İbrahim'in karşısına çıkarak onu vazgeçirmeye çalışır ama vazgeçiremez ve gözünün üzerine yediği taş kar kalır. Şeytan Hazreti Hacer validemize giderek ona durumu anlatarak buna engel olmasını söylese de onu da ikna edemeyerek bir taş da ondan yer. (Hacıların şeytan taşlamaları oradan gelmektedir.)
Hazreti İbrahim oğlu Hazreti İsmail ile yolda giderlerken oğluna, onu Allah için kurban edeceğini söylemesi gerektiğini düşünür ve söyler: "Yavrum, ben seni rüyamda boğazladığımı görüyorum. Artık bak ne düşünürsün?" dedi. Çocuk da: "Babacığım sana ne emrediliyorsa yap! Beni inşallah sabredenlerden bulacaksın" dedi.
Hazreti İsmail babasına: "Babacığım senden bir isteğim var; benim ellerimi ve ayaklarımı bağla olur ki can havli ile sana güçlük çıkarabilirim. Babacığım bir de benim gözlerimi bağla ve yere yüzü koyun yatır olur ki yüzüme ve gözlerime bakınca şefkat duygun öne çıkar da bu işten vazgeçebilirsin" der.
Hazreti İbrahim bıçağı oğlunun boğazına defalarca sürmesine rağmen bıçak bir türlü kesmez. Ateşe; "İbrahim'e serin ve zararsız ol" diyerek "İbrahim'i yakma" emrini veren Allah bıçağa da "İsmail'i kesme" emrini vermiştir.
Ve ona şöyle seslendik: "Ey İbrahim! Rüyaya gerçekten sadakat gösterdin, işte biz güzel davrananları böyle mükafatlandırırız. Şüphesiz bu apaçık ve kesin bir imtihandı" dedik. Ve ona büyük bir kurbanlık fidye verdik. Sonradan gelenler içinde kendisine iyi bir nam bıraktık. Selam İbrahim'e! İşte iyi hareket edenleri işte böyle mükafatlandırırız.
Kurban, Kitap, Sünnet ve icma ile meşru kılınmış bir ibadettir ve hicretten iki sene sonra meşru kılınmıştır. Peygamberimiz'de hicretin ikinci yılından vefatına kadar her yıl zilhicce ayının onuncu günü kurban bayramında kurban kesmiştir. Kurban ibadetine Rabb'imiz Kur'an-ı Kerim'inde mealen şu ayetlerle işaret buyurmuştur: "Rabb'in için namaz kıl ve kurban kes"
Kurban ibadetinin önem ve ehemmiyetine vurgu yapan hadis-i şeriflerden bir tanesi ise şöyledir:
"Ademoğlu kurban bayramı gününde kanı akıtmaktan daha sevimli bir iş ile Allah'a yaklaşabilmiş değildir. Kanını akıttığı hayvan, kıyamet günü boynuzları, çatal tırnakları ve kılları ile gelecektir. Akan kan yere düşmeden önce, Yüce Allah katında, yüksek bir makama ulaşır. Bu bakımdan kurbanlarınızı gönül hoşluğu ile kesiniz."
Barış, sağlık, mutluluk, kardeşlik ve huzur dolu bir dünya ümidiyle... Kurban Bayramınız mübarek olsun.
İslamda Kurban Bayramı Hazreti İbrahim ve oğlu Hazreti İsmail'in büyük bir imtihan verdiği Allah'a teslimiyet hadisesidir. Hazreti İbrahim dünyalık olarak çok büyükbaş ve küçükbaş hayvana sahipmiş, sahip olduğu dünyalıkları Allah yolunda sarfetmeyi çok severmiş, gelen misafirlere yemek yedirmeden göndermezmiş, Allah'da buna karşılık malını hep daha fazla artırmış. Günümüzdeki Halil İbrahim bereketi buradan gelmektedir.
Hazreti İbrahim'in ilerleyen yaşına rağmen çocuğu olmamıştı. Bir gün Cebrail yanına gelerek, Allah yolundaki bu infakından ve misafirperverliğinden dolayı kendisini övünce, Hazreti İbrahim'de Cebrail'e, Allah için vermeyi ne kadar çok sevdiğimin derecesini anlatmak için şöyle demişti; Allah bu yaşıma rağmen bana bir çocuk vermedi eğer Allah bana bir oğul verirse, bu dünyada ki en değerli şeyim o olur. İşte ben o en değerli şeyim olan o oğlumu bile Allah yolunda hibe eder, kurban ederim.
Günün birinde Allah, Hazreti İbrahim'e Hazreti İsmail'i lütfetmişti. Hazreti İsmail 8-10 yaşlarına gelince Hazreti İbrahim bir gece rüyasında"Ey İbrahim adağını yerine getir" diye kendisine nida edildiğini görür. Aynı rüyayı peş peşe 3 gün gördükten sonra bunun ilahi bir emir olduğunu anlar ve Rabb'inin emrini yapmaya karar verir. Kimseye bundan söz etmeden Hacer validemize, İsmail'e güzel elbiseler giydirip saçını taramasını söyler. Hazır olunca da yaşlı baba biricik oğlunun elinden tutar ve Mina'ya doğru yola koyulur. Bu sırada şeytan Hazreti İbrahim'in karşısına çıkarak onu vazgeçirmeye çalışır ama vazgeçiremez ve gözünün üzerine yediği taş kar kalır. Şeytan Hazreti Hacer validemize giderek ona durumu anlatarak buna engel olmasını söylese de onu da ikna edemeyerek bir taş da ondan yer. (Hacıların şeytan taşlamaları oradan gelmektedir.)
Hazreti İbrahim oğlu Hazreti İsmail ile yolda giderlerken oğluna, onu Allah için kurban edeceğini söylemesi gerektiğini düşünür ve söyler: "Yavrum, ben seni rüyamda boğazladığımı görüyorum. Artık bak ne düşünürsün?" dedi. Çocuk da: "Babacığım sana ne emrediliyorsa yap! Beni inşallah sabredenlerden bulacaksın" dedi.
Hazreti İsmail babasına: "Babacığım senden bir isteğim var; benim ellerimi ve ayaklarımı bağla olur ki can havli ile sana güçlük çıkarabilirim. Babacığım bir de benim gözlerimi bağla ve yere yüzü koyun yatır olur ki yüzüme ve gözlerime bakınca şefkat duygun öne çıkar da bu işten vazgeçebilirsin" der.
Hazreti İbrahim bıçağı oğlunun boğazına defalarca sürmesine rağmen bıçak bir türlü kesmez. Ateşe; "İbrahim'e serin ve zararsız ol" diyerek "İbrahim'i yakma" emrini veren Allah bıçağa da "İsmail'i kesme" emrini vermiştir.
Ve ona şöyle seslendik: "Ey İbrahim! Rüyaya gerçekten sadakat gösterdin, işte biz güzel davrananları böyle mükafatlandırırız. Şüphesiz bu apaçık ve kesin bir imtihandı" dedik. Ve ona büyük bir kurbanlık fidye verdik. Sonradan gelenler içinde kendisine iyi bir nam bıraktık. Selam İbrahim'e! İşte iyi hareket edenleri işte böyle mükafatlandırırız.
Kurban, Kitap, Sünnet ve icma ile meşru kılınmış bir ibadettir ve hicretten iki sene sonra meşru kılınmıştır. Peygamberimiz'de hicretin ikinci yılından vefatına kadar her yıl zilhicce ayının onuncu günü kurban bayramında kurban kesmiştir. Kurban ibadetine Rabb'imiz Kur'an-ı Kerim'inde mealen şu ayetlerle işaret buyurmuştur: "Rabb'in için namaz kıl ve kurban kes"
Kurban ibadetinin önem ve ehemmiyetine vurgu yapan hadis-i şeriflerden bir tanesi ise şöyledir:
"Ademoğlu kurban bayramı gününde kanı akıtmaktan daha sevimli bir iş ile Allah'a yaklaşabilmiş değildir. Kanını akıttığı hayvan, kıyamet günü boynuzları, çatal tırnakları ve kılları ile gelecektir. Akan kan yere düşmeden önce, Yüce Allah katında, yüksek bir makama ulaşır. Bu bakımdan kurbanlarınızı gönül hoşluğu ile kesiniz."
Barış, sağlık, mutluluk, kardeşlik ve huzur dolu bir dünya ümidiyle... Kurban Bayramınız mübarek olsun.
Yorumlar
Yorum Gönder